Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Mavi olan Blue kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Blue ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Blue kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

I'm looking for a navy blue raincoat, size 36.
36 beden, mavi donanma yağmurluğu arıyorum.

Two high school boys beat Tom black and blue.
İki lise öğrecisi Tom'u döğüp çürükler içerisinde bıraktılar.

In 1853, the first blue jeans came out.
İlk mavi kotlar1853'te piyasaya çıktı.

I can see a strange blue bird on the roof.
Çatıda garip mavi bir kuş görebiliyorum.

I want that blue book on the top shelf. Could you get it for me?
Üst raftaki o mavi kitabı istiyorum. Onu benim için getirir misin?

I feel blue.
Üzgün hissediyorum.

The car is blue.
Araba mavi.

That girl's eyes are blue.
Şu kızın gözleri mavi.

I was feeling blue all day.
Bütün gün hüzünlü hissediyordum.

My father has a blue and gray tie.
Babamın mavi gri bir kravatı var.

I painted the roof light blue.
Ben çatıyı açık maviye boyadım.

She cheered me up when I was feeling blue.
Ben üzülürken beni eğlendirdi.

I go to church once in a blue moon.
Ben kırk yılda bir kez kiliseye giderim.

I go to a restaurant once in a blue moon.
Ben kırk yılda bir kez restorana giderim.

I would like to try the blue striped skirt.
Ben mavi çizgili eteği denemek istiyorum.

I like the color blue.
Ben mavi renkten hoşlanırım.

What impressed me was the blue sky.
Beni etkileyen şey mavi gökyüzüdür.

A white cloud is floating in the blue summer sky.
Beyaz bir bulut mavi yaz gökyüzünde yüzüyordu.

Scientists have come up with many explanations for why the sky is blue.
Bilim adamları gökyüzünün mavi olmasıyla ilgili birçok açıklama ileri sürmüştür.

One is blue.
Biri mavi.

We ordered pink, but we received blue.
Biz pembe ısmarladık fakat mavi aldık.

Every house on our street was blue except ours.
Bizimki hariç caddemizdeki her ev maviydi.

Brian looks blue.
Brian hüzünlü görünüyor.

The plant is blue.
Bu bitki mavidir.

It's the answer spoken by young and old, rich and poor, Democrat and Republican, black, white, Hispanic, Asian, Native American, gay, straight, disabled and not disabled. Americans who sent a message to the world that we have never been just a collection of individuals or a collection of red states and blue states. We are, and always will be, the United States of America.
Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

What are these blue things?
Bu mavi şeyler nedir?

I like this blue dress.
Bu mavi elbiseyi seviyorum.

This blue sweater is very pretty.
Bu mavi kazak çok güzel.

Put a blue border around this picture.
Bu resmin etrafına mavi bir kenar süsü koyun.

I'm feeling a little blue today.
Bugün biraz keyifsiz hissediyorum.

Go out and look at the blue skies.
Dışarı çıkıp mavi göklere bak.

She had a blue dress on at the party yesterday.
Dün partide onun üzerinde mavi bir elbise vardı.

The sea is blue.
Deniz mavidir.

Your lips are blue. You should get out of the water.
Dudakların mavi. Suyla çıkarmalısın.

My old dress is blue.
Eski elbisem mavi.

Franco has blue jeans.
Franco'nun mavi bir pantalonu var.

The French flag is blue, white and red.
Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

The sky today is blue, without a cloud.
Gök bugün mavi, bulutsuz.

The sky is blue.
Gök mavidir.

The sky was blue.
Gökyüzü maviydi.

Why is the sky blue?
Gökyüzü niçin mavidir?

Do you know the reason why the sky looks blue?
Gökyüzünün mavi görünmesinin nedenini biliyor musun?

Do you know why the sky is blue?
Gökyüzünün niçin mavi olduğunu biliyor musun?

My eyes are blue.
Gözlerim mavidir.

Which color do you prefer, blue or green?
Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yoksa yeşil mi?

The blue lines on the map correspond to rivers.
Haritadaki mavi çizgiler nehirlere karşılık gelir.

His hands turned blue because it was so cold.
Hava çok soğuk olduğu için elleri morardı.

Both girls have blue eyes.
Heriki kızın mavi gözleri var.

I study once in a blue moon.
Kırk yılda bir çalışırım.

I write sentences on Tatoeba once in a blue moon.
Kırk yılda bir Tatoeba'da cümleler yazarım.

Red and blue - which one do you like?
Kırmızı ve mavi, hangisini seversin?

He painted the door blue.
Kapıyı maviye boyadı.

I painted the gate blue.
Kapıyı maviye boyadım.

It was dark blue.
Koyu siyahtı.

The tower rose up against the blue sky.
Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

Please look at the girl who wore the blue clothes.
Lütfen mavi elbise giymiş şu kıza bak.

She suggested that the customer buy a blue tie.
Müşterinin mavi bir kravat almasını önerdi.

Maria has blue eyes.
Maria'nın mavi gözleri var.

Mary wants to paint her car bright blue.
Mary arabasını parlak maviye boyamak istiyor.

The blue car is expensive.
Mavi araba pahalı.

The blue car is antique.
Mavi araba, antikadır.

The girl in a blue coat is my daughter.
Mavi bir ceket giyen kız benim kızım.

The blue bicycle is new.
Mavi bisiklet yeni.

His blue coat was dirty and wrinkled.
Mavi ceketi kirli ve buruşuktu.

You look very good in blue.
Mavi elbise içerisinde çok iyi görünüyorsun

He was eager to try on the blue shirt.
Mavi gömleği denemek için hevesliydi.

The girl with blue eyes is Jane.
Mavi gözleri olan kız Jane'dir.

He has blue eyes.
Mavi gözleri var.

I have blue eyes.
Mavi gözlerim var.

I have blue eyes.
Mavi gözlerim var.

You are very attractive in blue.
Mavi içinde çok çekicisin.

I really love my blue pen.
Mavi kalemimi gerçekten severim.

I misplaced your blue pen.
Mavi kalemini yanlış yere koydum.

Is it blue?
Mavi mi?

Do you have that in blue?
Mavi olanından var mı?

The girl in the blue coat is my daughter.
Mavi paltolu kız benim kızım.

The blue pants costs more than the green.
Mavi pantolonun, yeşilden daha fazla maliyeti var.

Blue looks good on you.
Mavi sana yakışıyor.

Who wears the blue tshirt?
Mavi tişörtü kim giyer?

If you mix blue and red, you'll get purple.
Mavi ve kırmızıyı karıştırırsan mor elde edersin.

If you mix blue and red, the result is purple.
Mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, sonuç mordur.

He thinks that blue is the most beautiful color.
Mavinin en güzel renk olduğunu düşünüyor.

I like blue.
Maviyi seviyorum.

New York City policemen wear dark blue uniforms.
New York City polisleri koyu mavi üniforma giyer.

It was like a bolt out of the blue.
O beklenmeyen bir gök gürültüsü gibiydi.

He always wears blue shirts.
O her zaman mavi gömlek giyer.

She felt blue.
O kederlendi.

She wore a dark blue scarf.
O koyu mavi bir eşarp taktı.

He has a blue coat on.
O mavi bir ceket giymişti.

He had a blue jacket on.
O mavi bir ceket giymişti.

That is a blue house.
O mavi bir ev.

That's a blue house.
O mavi bir ev.

That blue dress suits you very well.
O mavi elbise size çok iyi uyuyor.

That blue one is also mine.
O mavi olanda benimdir.

That blue-white shining star is Sirius.
O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.

He wore a light blue tie.
O, açık mavi kravat takmıştı.

She inherited her mother's blue eyes.
O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.

She wore a plain blue dress.
O, düz mavi bir elbise giydi.

He is right once in a blue moon.
O, kırk yılda bir haklı.

She wore a blue dress made by her mother for the concert.
O, konser için annesi tarafından yapılan mavi bir elbise giydi.