Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Tasarı olan Bill kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Bill ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Bill kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Do you know anything about Bill?" "No, what happened to him?"
"Bill hakkında bir şey biliyor musun?" "Hayır, ne oldu ona?"

"Was Bill in Japan?" "Yes, he was."
"Bill Japonya'da mıydı?" "Evet, öyleydi."

"Come home early, Bill." "Yes, Mother."
"Bill, erkenden eve dön." "Tamam, anne."

Can you break a 10,000 yen bill?
10,000 yen bozabilir misiniz?

Here is the bill.
İşte fatura.

Here's the bill.
İşte hesap.

The ruling party pushed its tax bill through.
İktidar partisi vergi yasa tasarısını kabul ettirdi.

I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.

I'd like to check out. Do you have my bill?
Çıkış yapmak istiyorum. Hesabımı çıkarır mısınız?

The man left the restaurant without paying his bill.
Adam, hesabını ödemeden restoranı terk etti.

Both Tom and Bill are playing tennis now.
Şu anda hem Tom hem de Bill tenis oynuyorlar.

I thought I had paid the monthly fee, but I received a phone call from the school saying that the bill still needs to be paid.
Aylık ücreti ödediğimi düşünüyordum fakat okuldan hâlâ ödenmesi gereken fatura olduğunu söyleyen bir telefon çağrısı aldım.

How much is your monthly gas bill?
Aylık gaz faturan ne kadar?

President Arthur vetoed the bill.
Başkan Arthur tasarıyı veto etti.

President Hayes vetoed the bill.
Başkan Hayes yasa tasarısını veto etti.

The president was willing to support the bill.
Başkan tasarıyı desteklemeye istekliydi.

The President vetoed the bill, but Congress overrode his veto.
Başkan yasa tasarısını veto etti fakat Kongre onun vetosunu geçersiz kıldı.

My father doesn't allow me to go out with Bill.
Babam bana Bill ile dışarı çıkmama izin vermez.

Send me a bill.
Bana faturayı gönder.

Give me the bill, please.
Bana hesabı getir, lütfen.

Can you change a five-dollar bill?
Beş dolarlık bir banknot bozabilir misin?

The baby tore up a ten-dollar bill.
Bebek on dolarlık banknotu yırttı.

I went home and Bill stayed at the office.
Ben eve gittim ve Bill ofiste kaldı.

I paid the bill.
Ben faturayı ödedim.

I paid the bill out of my expense account.
Ben faturayı gider hesabımdan ödedim.

I'll take care of the bill.
Ben faturayı halledeceğim.

I demanded that he pay the bill immediately.
Ben onun faturayı hemen ödemesini istedim.

I haven't seen Bill for a long time.
Ben uzun bir süredir Bill'i görmedim.

She insisted that I should pay the bill.
Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.

Bill disagreed with his classmates on every subject.
Bil her konuda sınıf arkadaşları ile aynı fikirde değildi.

Bill is 20 minutes late. He must have gotten lost somewhere.
Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı.

Bill got up so early that he caught the first train.
Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.

Bill spoke Japanese with surprising fluency.
Bill şaşırtıcı bir akıcılık ile Japonca konuştu.

Bill speaks a little Japanese.
Bill az biraz Japonca konuşur.

Bill is a great fighter.
Bill büyük bir döğüşçü.

Bill brought me a glass of water.
Bill bana bir bardak su getirdi.

Bill made me a nice dress.
Bill bana güzel bir elbise yaptı.

Bill brought me the book.
Bill bana kitap getirdi.

Bill is two years older than I am.
Bill benden iki yaş daha büyük.

Bill is my best friend.
Bill benim en iyi arkadaşımdır.

Bill is a baseball player.
Bill bir beyzbol oyuncusu.

Bill was killed by a burglar.
Bill bir hırsız tarafından öldürüldü.

Bill was killed by an intruder.
Bill bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Bill can ride a bicycle.
Bill bisiklete binebilir.

Bill dove into the river to save the drowning child.
Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

Bill is not as tall as Bob.
Bill Bob kadar uzun değil.

Bill can run faster than Bob.
Bill Bob'tan daha hızlı koşabilir.

Bill Clinton spoke in ambiguous language when asked to describe his relationship with Monica Lewinsky.
Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.

Bill Clinton denied the accusation.
Bill Clinton suçlamayı reddetti.

Bill Clinton was found not guilty.
Bill Clinton suçsuz bulundu.

He said Bill Clinton would raise taxes.
Bill Clinton'un vergileri yükselteceğini söyledi.

Bill called me last night.
Bill dün gece beni aradı.

Bill lives near the sea.
Bill denizin yanında yaşıyor.

Bill never argues with other people.
Bill diğer insanlarla asla tartışmaz.

Bill took his brother to the zoo.
Bill erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill came all the way from Florida.
Bill Florida'dan bütün yolu geldi.

Bill goes fishing every other day.
Bill günaşırı balık tutmaya gider.

Bill Gates is the world's richest man.
Bill Gates dünyanın en zengin adamı.

Bill Gates is the founder of Microsoft.
Bill Gates Mikrosoft'un kurucusudur.

How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money?
Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir?

Bill will return next week.
Bill gelecek hafta geri gelecek.

Bill often plays with toys by himself.
Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.

Bill really drinks like a fish.
Bill gerçekten çok fazla içer.

Bill is honest all the time.
Bill her zaman dürüst.

Bill is always honest.
Bill her zaman dürüsttür.

Bill was late for school as usual.
Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.

Bill is the smarter of the two brothers.
Bill iki kardeşin daha zeki olanıdır.

Can I speak with Bill?
Bill ile konuşabilir miyim?

May I speak to Bill?
Bill ile konuşabilir miyim?

Bill missed the first ball.
Bill ilk topu kaçırdı.

Bill got up early in order to catch the first train.
Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

Bill got up early so he could catch the first train.
Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

Bill can speak Japanese a little.
Bill Japoncayı biraz konuşabilir.

Bill was in Japan.
Bill Japonya'daydı.

Bill replaced Jim as captain.
Bill kaptan olarak Jim'in yerini aldı.

Bill is completely unlike his brother.
Bill kardeşinden tamamen farklıdır.

Bill took the blame for the loss.
Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.

Bill will win, won't he?
Bill kazanacak, değil mi?

Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.
Bill kendi büyük arabasıyla komşularına karşı övünür.

Bill is good at mathematics.
Bill matematikte iyidir.

Bill wrote the letter.
Bill mektup yazdı.

Bill is seldom ever on time.
Bill nadiren zamanında gelir.

Bill is on his way to New York.
Bill New York yolunda.

Bill is quite reserved.
Bill oldukça çekingendir.

Bill tapped me on the shoulder.
Bill omuzumu yavaşça vurdu.

Bill didn't turn up at the party.
Bill partiye gelmedi.

Bill often goes to the park.
Bill sık sık parka gider.

Bill often doesn't keep his promises.
Bill sık sık sözlerini tutmaz.

Bill often breaks his promises.
Bill sık sık verdiği sözleri tutmaz.

Bill can run the fastest in his class.
Bill sınıfında en hızlı koşabilir.

Bill is nervous about the exam.
Bill sınav hakkında sinirli.

Bill signed up for the exam.
Bill sınav için kaydını yaptırdı.

Bill was able to pass the exam.
Bill sınavı geçmeyi başardı.

Bill kept on crying for hours.
Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill did not commit the crime.
Bill suçu işlemedi.

Bill turned on the television.
Bill televizyonu açtı.

Bill dealt Tom a sudden blow.
Bill Tom'a aniden vurdu.

Bill and Joan divided the candy between them.
Bill ve Joan şekeri aralarında paylaştırdılar.

Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.
Bill ve John çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.

Bill and John like to get together once a month to talk.
Bill ve John konuşmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.