He bought a bicycle for fifty thousand yen.
50,000 yen'e bir bisiklet aldı.
The boys' bicycle is in the garage.
Çocuğun bisikleti garajdadır.
The boy begged for a new bicycle.
Çocuk yeni bir bisiklet için yalvardı.
My mother bought me a new bicycle.
Annem bana yeni bir bisiklet satın aldı.
My mother can't ride a bicycle.
Annem bisiklet süremez.
The car replaced the bicycle.
Araba bisikletin yerini aldı.
That bicycle is mine.
Şu bisiklet benim.
That girl can't ride a bicycle.
Şu kız bisiklet süremiyor.
That girl isn't able to ride a bicycle.
Şu kız bisiklet süremiyor.
Is that your bicycle?
Şu senin bisikletin mi?
My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
Father bought me a new bicycle.
Baba bana yeni bir bisiklet aldı.
My father bought me a bicycle.
Babam bana bir bisiklet satın aldı.
My father is repairing my broken bicycle.
Babam bozuk bisikletimi tamir ediyor.
Lend me your bicycle.
Bana bisikletini ödünç ver.
Would you lend me your bicycle?
Bana bisikletini ödünç verir misin?
Will you lend me your bicycle for an hour?
Bana bisikletini bir saatliğine ödünç verir misin?
I can ride a bicycle.
Ben bisiklet sürebilirim.
I must ride a bicycle.
Ben bisiklete binmek zorundayım.
I had my bicycle stolen.
Ben bisikletimi çaldırdım.
I oiled my bicycle.
Ben bisikletimi yağladım.
I went out by bicycle.
Ben bisikletle dışarı gittim.
I still love this bicycle.
Ben bu bisikleti hâlâ seviyorum.
My bicycle was stolen.
Benim bisikletim çalındı.
My bicycle has a flat tire.
Benim bisikletim kabak bir lastiğe sahip.
I have an old bicycle.
Benim eski bir bisikletim var.
I need a new bicycle.
Benim yeni bir bisiklete ihtiyacım var.
Bill can ride a bicycle.
Bill bisiklete binebilir.
A car is faster than a bicycle.
Bir araba, bisikletten daha hızlıdır.
I can't afford to buy a bicycle.
Bir bisiklet almayı göze alamıyorum.
I could not afford to buy a bicycle.
Bir bisiklet satın almayı göze alamadım.
The boy riding a bicycle is my brother.
Bir bisiklete binen çocuk benim erkek kardeşimdir.
She made an attempt to ride a bicycle.
Bir bisiklete binme girişiminde bulundu.
Riding double on a bicycle is dangerous.
Bir bisiklete iki kişi binmesi tehlikelidir.
He has a bicycle.
Bir bisikleti var.
I have a bicycle.
Bir bisikletim var.
I don't have a bicycle.
Bir bisikletim yok.
Do you have a bicycle?
Bir bisikletin var mı?
Don't you have a bicycle?
Bir bisikletin yok mu?
He is not too poor to buy a bicycle.
Bisiklet alamayacak kadar fakir değil.
The bicycle is mine.
Bisiklet benim.
You cannot be too careful in riding a bicycle.
Bisiklet sürerken çok dikkatli olamazsın.
I don't know how to ride a bicycle.
Bisiklet sürmeyi bilmiyorum.
I got on a bicycle and chased after the thief.
Bisiklete bindim ve hırsızı kovaladım.
Can you ride a bicycle?
Bisiklete binebilir misin?
Can't you ride a bicycle?
Bisiklete binemiyor musun?
I got the bicycle at a bargain.
Bisikleti çok ucuz fiyata aldım.
I was asked to fix the bicycle.
Bisikleti tamir etmem istendi.
Get the bicycle out of the way.
Bisikleti yolun dışına al.
My bicycle is in need of repair.
Bisikletim tamir edilmeli.
I had my bicycle fixed by my brother.
Bisikletimi erkek kardeşime tamir ettirdim.
I want my bicycle back.
Bisikletimi geri istiyorum.
I found my bicycle gone.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
Do you have any idea who might have stolen my bicycle?
Bisikletimi kimin çalmış olabileceğine dair bir fikrin var mı?
It cost me 5,000 yen to repair my bicycle.
Bisikletimi tamir etmek 5,000 yen'e mal oldu.
I got my bicycle repaired.
Bisikletimi tamir ettirdim.
I must have my bicycle repaired.
Bisikletimi tamir ettirmeliyim.
The rear tire of my bicycle is flat.
Bisikletimin arka tekerleği patlak.
I had the brakes of my bicycle adjusted.
Bisikletimin frenlerini ayarlattım.
My bicycle needs fixing.
Bisikletimin onarılmaya ihtiyâcı var.
I'm too tired to ride my bicycle back home.
Bisikletimle eve dönemeyecek kadar yorgunum.
He was pumping the pedals of the bicycle hard.
Bisikletin pedallarına sıkıca asılıyordu.
You should've taken better care of your bicycle.
Bisikletine daha iyi bakmalıydın.
How did you find out it was Tom who stole your bicycle?
Bisikletini çalanın Tom olduğunu nasıl öğrendin?
May I borrow your bicycle?
Bisikletini ödünç alabilir miyim?
She lent me her bicycle.
Bisikletini bana ödünç verdi.
Put away your bicycle.
Bisikletini bir kenara koy.
Could you lend me your bicycle for a couple of days?
Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
He painted his bicycle red.
Bisikletini kırmızıya boyadı.
He rode his bicycle at a uniform speed.
Bisikletini sabit bir hızda sürdü.
Your bicycle is similar to mine.
Bisikletiniz benimkine benziyor.
Will you lend me your bicycle?
Bisikletinizi bana ödünç verir misiniz?
When I lived in Boston, I rode my bicycle every day.
Boston'da yaşadığımda, her gün bisikletimi sürdüm.
This is my bicycle.
Bu benim bisikletim.
This bicycle belongs to me.
Bu bisiklet bana aittir.
This bicycle is mine.
Bu bisiklet benim.
This bicycle belongs to my brother.
Bu bisiklet erkek kardeşime aittir.
This bicycle is old, but it's better than nothing.
Bu bisiklet eski; ama hiç yoktan iyidir.
Whose is this bicycle?
Bu bisiklet kimindir?
I bought this bicycle dirt-cheap.
Bu bisikleti çok ucuza aldım.
I got this bicycle for free.
Bu bisikleti ücretsiz aldım.
I got this bicycle for nothing.
Bu bisikleti bedava aldım.
Oil this bicycle.
Bu bisikleti yağla.
Whose bicycle is this?
Bu kimin bisikleti?
Whose bicycle is that?
Bu kimin bisikleti?
This is Mike's bicycle.
Bu Mike'ın bisikleti.
Is this your bicycle?
Bu senin bisikletin mi?
I'll travel across Europe by bicycle this summer.
Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
Yesterday I had my bicycle stolen.
Dün bisikletimi çaldırdım.
I had my bicycle fixed yesterday.
Dün bisikletimi tamir ettirdim.
He lost his balance and fell off his bicycle.
Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
You shall have a bicycle for your birthday.
Doğum günün için bir bisikletin olacaktır.
I will give you a bicycle for your birthday.
Doğum günün için sana bir bisiklet vereceğim.
