Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Farkında olan Aware kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Aware ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Aware kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

I'm aware of the risks involved.
İlgili risklerin farkındayım.

People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.

I'm quite aware of your kindness.
İyi yürekliliğinin oldukça farkındayım.

He was aware of being watched.
İzlendiğinin farkındaydı.

I was aware of being watched.
İzlenildiğimin farkındaydım.

You are doubtless aware of his absence.
Şüphesiz onun yokluğunun farkındasın.

However the protagonist is aware of his own mistakes.
Ancak baş oyuncu kendi hatalarının farkında.

Her mother is not aware of her illness.
Annesi hastalığının farkında değil.

He seems not to be aware of the conflict between my father and me.
Babam ve benim aramdaki anlaşmazlığın farkında değil gibi görünüyor.

I'm aware of the problem you're referring to.
Bahsettiğin sorunun farkındayım.

I became aware of someone looking at me.
Bana bakan birini fark ettim.

I'm aware of it.
Ben bunun farkındayım.

I was aware of that fact.
Ben gerçeğin farkındaydım.

I was not aware of his presence.
Ben onun varlığının farkında değildim.

I'm aware that you failed.
Ben senin başarısız olduğunun farkındayım.

I was aware of the danger.
Ben tehlikenin farkındaydım.

I was aware of the trick in this magic.
Bu sihirbazlıktaki hileyi fark ettim.

I'm aware of what is at stake here.
Burada neyin söz konusu olduğunun farkındayım.

I'm aware you've already finished.
Daha önce bitirdiğinin farkındayım.

We are fully aware of the importance of the situation.
Durumun önemli olduğunun tam olarak farkındayız.

I'm aware of the situation.
Durumun farkındayım.

We're aware of the situation.
Durumun farkındayız.

I'm well aware of the situation.
Durumun oldukça farkındayım.

If you don't understand something, it's because you aren't aware of its context.
Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.

The physicist was aware of the potential danger of nuclear fusion.
Fizikçi, nükleer füzyonun potansiyel tehlikesinin farkındaydı.

I'm aware of the fact.
Gerçeğin farkındayım.

I am aware of the fact.
Gerçeğin farkındayım.

I'm fully aware of that fact.
Gerçeğin tamamıyla farkındayım.

I'm aware of the facts.
Gerçeklerin farkındayım.

I'm well aware of the facts.
Gerçeklerin oldukça farkındayım.

More and more people are becoming aware of the dangers of smoking.
Her geçen gün daha fazla insan sigaranın zararlarının farkına varıyor.

You were both aware of the situation, right?
Her ikiniz de durumun farkındaydınız, değil mi?

I was not aware of the trick.
Hilenin farkında değildim.

The girl was aware of the danger.
Kız tehlikenin farkındaydı.

I was not aware of a mosquito biting my arm.
Kolumu ısıran sivrisineği fark etmedim.

Are you aware of what might happen?
Ne olabileceğinin farkında mısın?

Why was I not aware of this?
Neden bunun farkında değildim?

Being aware of what and how much we eat is essential to good health.
Neyi ve ne kadar çok yediğimizin farkında olma iyi sağlık için gereklidir.

I'm aware of what is at stake.
Neyin tehlikede olduğunun farkındayım.

I wasn't aware that you were feeling that bad.
O kadar kötü hissettiğinin farkında değildim.

I wasn't aware that you were feeling so bad.
O kadar kötü hissettiğinin farkında değildim.

I'm aware of that possibility.
O olasılığın farkındayım.

He was aware of the danger.
O tehlikenin farkındaydı.

He was not aware that the praise was a satire in disguise.
O, övgünün kılık değiştirmiş bir hiciv olduğunu fark etmedi.

She became aware that her parents were watching her.
O, anne ve babasının onu seyrettiğinin farkında oldu.

He doesn't seem to be aware of the conflict between my father and me.
O, babam ve benim aramdaki bir anlaşmazlığın farkındaymış gibi görünmüyor.

She is aware of my secret plan.
O, benim gizli planımın farkındadır.

She was aware of her parents' eyes.
O, ebeveynlerinin onu izlediğinin farkındaydı.

She is not aware of her beauty.
O, güzelliğinin farkında değil.

It seems that he is aware of the fact.
O, gerçeğin farkında gibi görünüyor.

He's aware of his own faults.
O, hatalarının farkındadır.

At last, he became aware of his own mistakes.
O, sonunda hatalarının farkında oldu.

He was not aware of the danger.
O, tehlikenin farkında değildi.

He must be aware of the danger.
O, tehlikenin farkında olmalı.

She may not be aware of the danger.
O, tehlikenin farkında olmayabilir.

Is he aware of the difficulty?
O, zorluğun farkında mıdır?

Are you aware of how much money your son has been spending?
Oğlunun ne kadar harcadığının farkında mısın?

Are you aware that Okinawa is closer to China than to Honshu?
Okinawa'nın Çin'e Honshu'dan daha yakın olduğunun farkında mısın?

I'm aware of the possibility.
Olasılığın farkındayım.

They were not aware that I was not there.
Onlar orada olmadığımı farketmediler.

They are aware of the difficulties.
Onlar zorlukların farkındalar.

I'm sure they're all aware of what happened.
Onların hepsinin olanların farkında olduklarından eminim.

I'm aware of its importance.
Onun öneminin farkındayım.

He's not even aware that it bothers me.
Onun bana zahmet verdiğinin farkında bile değil.

I'm aware of that.
Onun farkındayım.

We're aware of that.
Onun farkındayız.

I'm well aware of that.
Onun oldukça farkındayım.

I'm quite aware of that.
Onun oldukça farkındayım.

Are you aware of how much she loves you?
Onun seni ne kadar çok sevdiğinin farkında mısın?

I'm fully aware of that.
Onun tamamıyla farkındayım.

I was not aware of her absence.
Onun yokluğunun farkında değildim.

I'm sure you're aware that you'll be the only one there who can't speak French.
Orada Fransızca konuşamayan tek kişi olacağının farkında olduğundan eminim.

We are becoming very aware of the dangers of secondhand smoke.
Pasif içiciliğin tehlikelerinin daha çok farkına varıyoruz

I'm well aware of the risk.
Riskin oldukça farkındayım.

Are you aware of the risks?
Risklerin farkında mısın?

I'm aware of the risks.
Risklerin farkındayım.

We're aware of the risks.
Risklerin farkındayız.

Drivers should be aware of the traffic rules.
Sürücüler trafik kurallarının farkında olmalı.

Are you aware of the time, Love?
Saatin farkında mısın, Aşkım?

It seems as if my daughter is faintly aware that I'm not her real mother.
Sanki kızım onun gerçek annesi olmadığımın biraz farkında gibi görünüyor.

I wasn't aware that you were so ill.
Senin bu kadar hasta olduğunun farkında değildim.

I'm aware of my responsibilities.
Sorumluluklarımın farkındayım.

He doesn't seem to be aware of the problems.
Sorunların farkında gibi görünmüyor.

Are you aware of any problems?
Sorunların farkında mısın?

I'm aware of your problems.
Sorunlarının farkındayım.

I'm aware of the problem.
Sorunun farkındayım.

We're aware of the problem.
Sorunun farkındayız.

I'm well aware of the problem.
Sorunun oldukça farkındayım.

I'm very much aware of the danger.
Tehlikenin gayet farkındayım.

Tom became aware that he had forgotten to tie his shoes.
Tom ayakkabılarını bağlamayı unuttuğunu fark etti.

Tom wasn't aware that there was a problem.
Tom bir sorun olduğunun farkında değildi.

Tom became aware that he was no longer alone anymore.
Tom bundan sonra artık yalnız olmadığının farkında oldu.

Tom wasn't aware of the gravity of the situation.
Tom durumun ciddiyetinin farkında değildi.

Tom is aware of his shortcomings.
Tom eksikliklerinin farkında.

Tom wasn't aware that nobody was listening to him.
Tom hiç kimsenin kendisini dinlemediğinin farkında değildi.

Tom certainly is aware of what happened here yesterday.
Tom kesinlikle dün burada ne olduğunun farkında.

Tom certainly is aware that Mary is in the hospital.
Tom kesinlikle Mary'nin hastanede olduğunun farkında.

Tom became aware that Mary was staring at him.
Tom Mary'nin ona baktığının farkında oldu.

Tom wasn't aware that Mary had already gone home.
Tom Mary'nin zaten eve gittiğinin farkında değildi.

Tom was very aware that every eye in the room was on him.
Tom odadaki her gözün onun üstünde olduğunun çok farkındaydı.