Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Katılmak olan Attend kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Attend ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Attend kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Why are you going to Japan?" "To attend a conference in Tokyo."
"Neden Japonya'ya gideceksin?" "Tokyo'da bir konferansa katılmak için."

I have urgent business to attend to.
İlgilenecek acil işim var.

We had some unfinished business to attend to.
İlgilenecek biraz bitirilmemiş işimiz vardı.

We did not expect many to attend.
Çok kişinin katılmasını beklemiyorduk.

Students should attend classes regularly.
Öğrenciler derslere düzenli olarak katılmalıdırlar.

You should attend more to what your teacher says.
Öğretmenin söylediklerine daha fazla dikkat etmelisin.

Since it's important, I'll attend to it.
Önemli olduğu için, ona katılacağım.

I have things to attend to elsewhere.
Başka bir yerde ilgilenmem gereken şeyler var.

I would like to attend the party on November 1st.
Ben 1 Kasımdaki partiye katılmak istiyorum.

I won't be able to attend.
Ben katılamayacağım.

I didn't attend his funeral.
Ben onun cenaze törenine katılmadım.

I will be happy to attend your party.
Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.

I'd like to attend the party.
Ben partiye katılmak istiyorum.

I will not attend the party.
Ben partiye katılmayacağım.

I just want to let you know that I can't attend this afternoon's meeting.
Ben sadece öğleden sonraki toplantıya katılamayacağımı sana bildirmek istiyorum.

I could not attend the ceremony.
Ben törene katılamadım.

I'm going to attend the meeting.
Ben toplantıya katılacağım.

Is it necessary for me to attend the party?
Benim partiye katılmam gerekli midir?

I attend scientific conferences.
Bilimsel toplantılara katılırım.

I'm supposed to go to Boston next week to attend a wedding.
Bir düğüne katılmak için gelecek hafta Boston'a gitmem gerekiyor.

I came to Tokyo to attend a conference.
Bir konferansa katılmak için Tokyo'ya geldim.

I had to attend a meeting so I couldn't make it in time to pick Tom up after school.
Bir toplantıya katılmak zorundaydım bu yüzden Tom'u okuldan sonra almak için onu zamanında yapamadım.

I have to attend a meeting.
Bir toplantıya katılmam gerekiyor.

We got her to attend to the patient.
Biz hastayı ona baktırdık.

We'll attend.
Biz katılacağız.

Bob will certainly attend the meeting.
Bob kesinlikle toplantıya katılacak.

I have to attend a meeting this afternoon.
Bu öğleden sonra bir toplantıya katılmak zorundayım.

Do I have to attend the party tonight?
Bu gece partiye katılmam gerekiyor mu?

Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.

Yesterday, Tom was injured in a motorbike accident, so he can't attend gym class for the time being.
Dün, Tom bir motosiklet kazasında yaralandı, bu yüzden beden eğitimi dersine şimdilik katılamıyor.

We can't attend.
Devam edemeyiz.

Does your spouse attend church with you?
Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?

I couldn't attend that party because I was sick.
Hasta olduğum için partiye katılamadım.

I wasn't able to attend the meeting due to illness.
Hastalık yüzünden toplantıya katılamadım.

Every member must attend.
Her üye katılmalı.

Don't forget to count how many people attend.
Kaç kişinin katılacağını saymayı unutma.

My wife did not attend the party and neither did I.
Karım partiye katılmadı ve ben de.

I'll attend.
Katılacağım.

I have an urgent matter to attend to.
Katılacak acil bir konum var.

You can't attend? Why not?
Katılamıyor musun? Neden?

Kate didn't attend the meeting.
Kate toplantıya katılmadı.

I will definitely attend your funeral.
Kesinlikle cenazene katılacağım.

He will certainly attend the meeting.
Kesinlikle toplantıya katılacak.

Who'll attend?
Kim katılacak?

I have other matters to attend to.
Meşgul olacak başka meselelerim var.

Unfortunately, Tom won't be able to attend your party.
Ne yazık ki Tom partine katılamayacak.

Where do you attend high school?
Nerede liseye devam ediyorsun?

That's the reason why I couldn't attend the meeting.
Niçin görüşmeye katılamadığımın sebebi bu.

Why didn't you attend the class meeting?
Niçin sınıf toplantısına katılmadın?

I'm so busy I can't attend the party.
O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.

He did not attend the meeting for that reason.
O nedenle toplantıya katılmadı.

We don't need to attend that meeting.
O toplantıya katılmamıza gerek yok.

She will attend the meeting instead of me.
O, benim yerime toplantıya katılacak.

He could not attend the party because of illness.
O, hastalığından dolayı partiye katılamadı.

She cannot attend school on account of illness.
O, hastalıktan dolayı okula katılamadı.

She paid to attend the concert.
O, konsere katılmak için para ödedi.

She tried to persuade him to attend the meeting.
O, onu toplantıya katılması için ikna etmeye çalıştı.

She wants to attend the party.
O, partiye katılmak istiyor.

He didn't attend the meeting.
O, toplantıya katılmadı.

I have an important business to attend to in my office.
Ofisimde ilgilenecek önemli bir işim var.

He has only one servant to attend on him.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.

She was supposed to attend the party with him.
Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.

I am sorry I am unable to attend your party.
Partine katılamadığım için üzgünüm.

I'd be happy to attend your party.
Partine katılmaktan mutluluk duyarım.

He wasn't able to attend the party.
Partiye katılamadı.

I won't attend the party.
Partiye katılmayacağım.

Peter doesn't need to attend the meeting.
Peter'ın toplantıya katılmasına gerek yoktur.

You should attend to your own business.
Sen kendi işine bakmalısın.

You must attend to your work.
Siz işe katılmak zorundasınız.

I'll attend the next meeting.
Sonraki toplantıya katılacağım.

Are you going to attend ceremony?
Törene katılacak mısın?

A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.

Tom couldn't attend the meeting because of a previous engagement.
Tom önceki taahhüdünden dolayı toplantıya katılamadı.

Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance.
Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.

Does Tom attend mass?
Tom ayine katılır mı?

Tom didn't attend class today.
Tom bugün derse katılmadı.

Tom certainly understands that we all need to attend today's meeting.
Tom bugünkü toplantıya hepimizin katılması gerektiğini kesinlikle anlıyor.

Tom called to say that he couldn't attend today's meeting.
Tom bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için aradı.

Tom didn't attend yesterday's meeting.
Tom dünkü toplantıya katılmadı.

Tom flew to Boston to attend his daughter's wedding.
Tom kızının düğününe katılmak için Boston'a uçtu.

Tom will attend.
Tom katılacak.

Tom certainly made it clear that he didn't want Mary to attend the party.
Tom kesinlikle Mary'nin partiye katılmasını istemediğini netleştirdi.

Tom went to Boston to attend a conference.
Tom konferansa katılmak için Boston'a gitti.

Tom didn't attend Mary's funeral.
Tom Mary'nin cenaze törenine katılmadı.

Tom thought that Mary was probably not going to attend the event.
Tom Mary'nin muhtemelen etkinliğe katılmayacağını düşündü.

Tom accepted the invitation to attend Mary's party.
Tom Mary'nin partisine katılma davetini kabul etti.

Tom would have liked to attend Mary's party. Unfortunately, he had other things he had to do.
Tom Mary'nin partisine katılmayı isterdi. Maalesef, yapmak zorunda olduğu başka şeyler vardı.

Tom just wanted to let Mary know that he wouldn't be able to attend her party.
Tom Mary'ye sadece onun partisine katılamayacağını bildirmek istedi.

It seemed that Tom wanted to attend the party.
Tom partiye katılmak istiyor gibi görünüyordu.

Tom couldn't attend the meeting.
Tom toplantıya katılamadı.

Tom called to say he couldn't attend the meeting.
Tom toplantıya katılamayacağını söylemek için aradı.

Tom can't attend the meeting.
Tom toplantıya katılamaz.

Tom didn't attend the meeting.
Tom toplantıya katılmadı.

Tom decided not to attend the meeting.
Tom toplantıya katılmamaya karar verdi.

Tom and Mary plan to attend several Halloween parties.
Tom ve Mary birkaç Cadılar bayramı partisine katılmayı planlıyorlar.

Tom had some unfinished business to attend to.
Tom'un ilgilenmesi gereken bitmemiş bir işi vardı.

Tom has a meeting to attend.
Tom'un katılacağı bir toplantısı var.

It's unlikely that Tom will attend the meeting.
Tom'un toplantıya katılması pek olası değil.

I'll attend the meeting.
Toplantıya katılacağım.

Are you going to attend the meeting?
Toplantıya katılacak mısın?