They arrived in the summer of 1847.
1847'nin Yazında geldiler.
We arrived at an agreement after two hours' discussion.
İki saatlik tartışmadan sonra bir anlaşmaya vardık.
They arrived from England a week ago.
İngiltere'den bir hafta önce geldiler.
I arrived at the station.
İstasyona vardım.
We've arrived pretty quickly, haven't we?
Çok çabuk geldik değil mi?
You arrived too early.
Çok erken geldin.
I arrived too late and missed the train.
Çok geç geldim ve treni kaçırdım.
I've just arrived. I haven't even emptied my suitcases yet.
Şimdi vardım. Valizimi bile henüz boşaltmadım.
He ought to have arrived home by now.
Şimdiye kadar eve varmış olmalı.
She should have arrived home by now.
Şimdiye kadar eve varmış olmalı.
I'm sure that she has arrived at the village by now.
Şimdiye kadar onun köye vardığından eminim.
They ought to have arrived there by this time.
Şimdiye kadar oraya varmalıydılar.
Up to now, only five guests have arrived.
Şimdiye kadar sadece beş misafir geldi.
She ought to have arrived by now.
Şimdiye kadar varmış olmalı.
Thank God, they finally arrived.
Allaha şükürler olsun, sonunda vardılar.
I arrived at Narita the day before yesterday.
Önceki gün Narita'ya vardım.
I arrived in Boston three days ago, but the rest of the family won't get here until tomorrow.
Üç gün önce Boston'a vardım fakat ailenin gerisi yarına kadar buraya gelmeyecek.
You arrived three days ago.
Üç gün önce ulaştın.
Cars arrived there one after another.
Arabalar birbiri ardına oraya vardılar.
My friend has arrived.
Arkadaşım geldi.
Our ancestors arrived in this country 150 years ago.
Atalarımız 150 yıl önce bu ülkeye geldi.
Horses used to pull road-rollers, but the steamroller arrived with the invention of the steam engine.
Atlar yol-silindirlerini çekerdi fakat buhar motorunun icadıyla buhar silindirleri geldi.
I arrived here just now.
Az önce buraya geldim.
We've just arrived.
Az önce geldik.
I've just arrived at the airport.
Az önce havaalanına vardım.
We just arrived at the station.
Az önce istasyona vardık.
I've just arrived at the station.
Az önce istasyona vardım.
Spring arrived.
Bahar geldi.
Look! The train has arrived!
Bak! Tren vardı!
She asked me who had arrived first.
Bana ilk olarak kimin vardığını sordu.
She said to me, "Who arrived first?"
Bana, "ilk önce kim vardı?" dedi.
Mr. Gray was the first man that arrived.
Bay Gray ilk gelen adamdı.
I waited and waited and at last John arrived.
Bekledim ve bekledim ve sonunda John geldi.
I arrived too early.
Ben çok erken vardım.
I arrived in Tokyo at noon.
Ben öğleyin Tokyo'ya vardım.
He arrived after I had left.
Ben ayrıldıktan sonra o geldi
I have just arrived here.
Ben az önce buraya vardım.
I arrived here last night.
Ben dün gece buraya geldim.
I arrived ahead of the others.
Ben diğerlerinin önünde geldim.
Tom waited until I arrived.
Ben gelene kadar Tom bekledi.
My parents had left before I arrived.
Ben gelmeden önce ailem ayrıldı.
The work had been completed before I arrived.
Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı.
I arrived later than usual.
Ben her zamankinden daha geç vardım.
The train left before I arrived at the station.
Ben istasyona varmadan önce tren hareket etti.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
She died before I arrived there.
Ben oraya varmadan önce o öldü.
I just arrived now.
Ben sadece şimdi geldim.
He waited for me until I arrived.
Ben varıncaya kadar beni bekledi.
When I arrived, they quickly cleared out of the house.
Ben vardığımda çabucak evden kaçtılar.
The concert was all but over when I arrived.
Ben vardığımda konser neredeyse bitmişti.
She had already gone when I arrived.
Ben vardığımda o zaten gitmişti.
The party was all but over when I arrived.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
By the time I arrived, he had already left.
Ben vardığımda, o çoktan gitmişti.
When I arrived, it was raining.
Ben vardığımda, yağmur yağıyordu.
He died before I arrived.
Ben varmadan önce o ölmüştü.
I arrived at the station on time.
Ben zamanında istasyona vardım.
Have any letters arrived for me?
Benim için hiç mektup geldi mi?
As far as I know, he has not arrived yet.
Bildiğim kadarıyla, o henüz varmadı.
After we walked for a while, we arrived at the lake.
Bir süre yürüdükten sonra göle vardık.
They arrived in America a few days ago.
Birkaç gün önce Amerika'ya vardılar.
We arrived there before noon.
Biz öğleden önce oraya vardık.
It was raining when we left, but by the time we arrived, it was sunny.
Biz ayrıldığımızda yağmur yağıyordu, fakat vardığımızda hava güneşliydi.
We arrived at the station at five.
Biz beşte istasyona vardık.
We've arrived a little late.
Biz biraz geç vardık.
We arrived here in the evening.
Biz buraya akşam vardık.
We arrived home late.
Biz eve geç geldik.
We have arrived.
Biz geldik.
We arrived first.
Biz ilk olarak vardık.
We arrived in New York at night.
Biz New York'a gece vardık.
We arrived at the office on time.
Biz ofise zamanında vardık.
We were held up for half an hour in the traffic and so we arrived late.
Biz trafikte yarım saat kadar durdurulduk ve bu yüzden geç vardık.
It was raining when we arrived.
Biz vardığımızda yağmur yağıyordu.
We've arrived.
Biz vardık.
He left Japan on the same day that we arrived.
Bizim geldiğimiz aynı günde Japonya'dan ayrıldı.
I arrived in Boston at 2:30.
Boston'a 2.30'da vardım.
This letter arrived while you were out.
Bu mektup sen dışardayken geldi.
He arrived very early this morning.
Bu sabah çok erken vardı.
I arrived at Narita Airport this morning.
Bu sabah Narita havaalanına vardım.
I arrived here at eight this morning.
Bu sabah sekizde buraya vardım.
He should have arrived by this time.
Bu zamana kadar gelmeliydiler.
We arrived here fast, didn't we?
Buraya çabuk vardık, değil mi?
We arrived here at six yesterday evening.
Buraya dün akşam altıda geldik.
He arrived here ten minutes early.
Buraya on dakika erken geldi.
On the day of the wedding, we arrived at our teacher's house.
Düğün gününde öğretmenimizin evine vardık.
I arrived in Boston yesterday.
Dün Boston'a vardım.
I arrived here yesterday.
Dün buraya ulaştım.
Tom and the others arrived late last night.
Dün gece Tom ve diğerleri geç geldi.
Yesterday I arrived in Tokyo.
Dün Tokyo'ya ulaştım.
He arrived in Tokyo yesterday.
Dün Tokyo'ya vardı.
I arrived in Tokyo yesterday.
Dün Tokyo'ya vardım.
I could hear the voices of several other guests who had arrived and were already eating together in the main dinning room.
Daha önce gelen ve birlikte ana yemek salonunda önceden yemek yiyen birkaç diğer misafirin seslerini duyabiliyordum.
Before David arrived, Samantha started to set the table.
David gelmeden önce, Samantha masayı hazırlamaya başladı.
A detective arrived upon the scene of the crime.
Dedektif suç mahalline geldi.