"When does your sister come back from work?" "I don't know, but I think she'll arrive at home a few minutes before me."
"Kız kardeşin işten ne zaman dönecek?" "Bilmiyorum fakat sanırım benden birkaç dakika önce eve gelecek."
I can't tell who will arrive first.
İlk olarak kimin geleceğini söyleyemem.
I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.
You're probably expecting Tom to arrive on time.
Büyük ihtimalle Tom'un zamanında varmasını bekliyorsun.
In all probability, we'll arrive before they do.
Büyük olasılıkla, onlar varmadan önce varırız.
In all probability, we'll arrive before them.
Büyük olasılıkla, onlardan önce varacağız.
My father is to arrive in Honolulu at 4:30 p.m.
Babam saat 16:30'da Honolulu'ya varacak.
My luggage didn't arrive. What happened?
Bavulum gelmedi. Ne oldu?
Mr. White will arrive in Tokyo at 10:30.
Bay White 10:30'da Tokyo'ya varacak.
He will arrive there about five o'clock.
Beş civarında oraya varacak.
He will arrive on the afternoon of the 5th.
Beşinci günün öğleden sonrasında gelecek.
Betty was the last to arrive.
Betty son varan kişiydi.
A lot of birthday cards will arrive soon.
Bir sürü doğum günü kartı yakında gelir.
We'll arrive there within an hour.
Bir saat içinde oraya varacağız.
We'll arrive within the hour.
Bir saat içinde varacağız.
The next train to arrive was from Chicago.
Bir sonraki gelecek tren Şikago'dandı.
When will the next train arrive?
Bir sonraki tren ne zaman varacak?
We waited but he failed to arrive.
Biz bekledik ama o ulaşamadı.
We won't be able to arrive home in time.
Biz zamanında eve varamayacağız.
We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
We must hurry if we want to arrive at the station on time.
Biz, zamanında istasyona varmak istiyorsak acele etmeliyiz.
What time will you arrive in Boston,Tom?
Boston'a ne zaman varacaksın, Tom?
I'll give you a call as soon as I arrive in Boston.
Boston'a varır varmaz seni arayacağım.
This letter says that he will arrive on Monday.
Bu mektup onun pazartesi geleceğini söylüyor.
How did you arrive at this conclusion?
Bu sonuca nasıl vardın?
This train left Aomori thirty minutes late, so we won't arrive at Tokyo before noon, I'm afraid.
Bu tren Aomori'den yarım saat geç ayrıldı, böylece Tokyo'ya korkarım öğleden önce ulaşamadık.
What time shall we arrive at Sapporo if we take this plane?
Bu uçağa binersek ne zaman Sapporo'ya varacağız?
Get in touch with me as soon as you arrive here.
Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
The train from Geneva will arrive at the station.
Cenevre'den gelen tren istasyona gelecek.
I will arrive in four hours.
Dört saat içerisinde varacağım.
He will arrive by eight at the latest.
En geç sekize kadar gelecek.
Because of the storm, we weren't able to arrive at the appointed time.
Fırtınadan dolayı, kararlaştırılan zamanda varamadık.
By the time the sun sets, we will arrive at the destination.
Güneş batmadan önce, gideceğimiz yere varacağız.
He was the last person to arrive.
Gelecek son kişiydi.
The ship will arrive by five o'clock.
Gemi beşe kadar gelecek.
The ship will arrive in San Francisco this evening.
Gemi San Francisco'ya bu gece varacak.
I believe the ship will arrive on schedule.
Geminin programa uygun geleceğini düşünüyorum.
Which train will you arrive on?
Hangi trenle geleceksin?
Both Ken's mother and her friend will arrive at the airport soon.
Hem Ken'in annesi hem de arkadaşı, yakında havaalanına varacaktır.
If you start at once, you'll arrive by six o'clock.
Hemen yola çıkarsan saat altıya kadar varırsın.
I always arrive a little ahead of time.
Her zaman biraz erken gelirim.
Always arrive on time.
Her zaman zamanında gel.
Heroes always arrive late.
Kahramanlar her zaman geç gelir.
She longs for her husband to arrive.
Kocasının gelmesini dört gözle bekliyor.
She did not arrive until the concert was over.
Konser bitene kadar gelmedi.
What time will the train to Kyoto arrive?
Kyoto treni ne zaman gelecek?
Please tell me when he'll arrive here.
Lütfen bana onun buraya ne zaman varacağını söyle.
Please send me a letter as soon as you arrive.
Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
Please call me as soon as possible when you arrive in London.
Londra'ya geldiğinde lütfen beni mümkün olduğunca çabuk ara.
Tom became a little concerned when Mary didn't arrive when she said she would.
Mary geleceğini söylediği zaman gelmediğinde, Tom biraz endişelendi.
Tom had no way of knowing when Mary would arrive.
Mary'nin ne zaman varacağını Tom'un bilmesi imkansızdı.
His letter says he'll arrive next Sunday.
Mektubu onun gelecek Pazar geleceğini söylüyor.
The letter will arrive in a week or so.
Mektup bir hafta civarında varacak.
The letter will arrive tomorrow.
Mektup yarın gelecek.
What time do you think you'll likely arrive?
Muhtemelen ne zaman varacağını düşünüyorsun?
Nancy never fails to arrive on time.
Nancy asla zamanında varmaktan geri kalmaz.
What time did she arrive at Narita Airport?
Narita Havalimanı'na saat kaçta vardı?
How soon are we going to arrive?
Ne kadar kısa zamanda varacağız.
When will we arrive in Boston?
Ne zaman Boston'a varacağız?
When do we arrive?
Ne zaman varırız?
I need you to tell me when you plan to arrive.
Ne zaman varacağını bana söylemeni istiyorum.
Let us know when you will arrive.
Ne zaman varacağınızı bize bildirin.
When will we arrive?
Ne zaman varacağız?
When will they arrive?
Ne zaman varacaklar.
When did you arrive?
Ne zaman vardın?
The ship from New York will arrive before long.
New York'tan gelen gemi çok geçmeden gelecek.
Why did you arrive in Japan?
Niçin Japonya'ya geldin?
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
When did he arrive here?
O buraya ne zaman vardı?
He was the first to arrive.
O ilk olarak vardı.
When does it arrive?
O ne zaman varır?
He was the first person to arrive.
O varan ilk kişiydi.
He will arrive on June 24.
O, 24 Haziranda varacak.
He will arrive within an hour.
O, bir saat içinde gelecek.
He didn't arrive until the concert was over.
O, konser bitinceye kadar gelmedi.
He is likely to arrive soon.
O, muhtemelen yakında gelecektir.
It'll arrive in Chicago at 6:30.
O, saat 6:30'da Şikago'ya varacak.
He will arrive in Paris tomorrow.
O, yarın Paris'e varacak.
He ran, so as to arrive on time.
O, zamanında varmak için koştu.
What time will he arrive in Tokyo?
O,Tokyo'ya saat kaçta varacak?
What time do you arrive at school?
Okula ne zaman varıyorsun?
You should arrive at school before nine.
Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın.
They will arrive at six, and then we will all have dinner.
Onlar altıda varırlar ve sonra hep birlikte akşam yemeği yeriz.
They will arrive a week from today.
Onlar bir hafta içinde gelecekler.
Do you know when they will arrive?
Onların ne zaman varacağını biliyor musunuz?
If you mail it by 7:00 p.m., it'll arrive tomorrow.
Onu akşam 7.00'ye kadar postalarsan, o yarın varır.
I don't know for certain when he will arrive.
Onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.
I don't know exactly when he will arrive.
Onun ne zaman varacağını tam olarak bilmiyorum.
He is due to arrive tomorrow.
Onun yarın gelmesi bekleniyor.
When did you arrive there?
Oraya ne zaman vardın?
What time did you arrive there?
Oraya saat kaçta vardınız?
I'll write you as soon as I arrive there.
Oraya varır varmaz sana yazacağım.
The bus will arrive at the station in fifteen minutes.
Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.