Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Elma olan Apple kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Apple ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Apple kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

Working men drank hard apple cider.
Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.

The boy has an apple in his pocket.
Çocuk cebinde bir elmaya sahiptir.

I'll buy the wine and the apple juice.
Şarap ve elma suyu satın alacağım.

An apple fell off the tree.
Ağaçtan bir elma düştü.

My mother often bakes apple pies for us.
Annem bizim için sık sık elmalı turta yapar.

I bought an Apple mouse. It's only 69$!
Apple mouse satın aldım. Yalnızca 69 dolar!

My friend recommended that I shouldn't buy an iPad yet, but to wait until I see what Apple's competitors come out with.
Arkadaşım henüz bir iPad almamam gerektiğini fakat Apple'ın rakiplerinin ne konuşacaklarını görünceye kadar beklememi tavsiye etti.

That apple was really tasty.
Şu elma gerçekten lezzetliydi.

That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.
Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.

I ate all the apple.
Bütün elmayı yedim.

I planted an apple tree in my garden.
Bahçeme elma ağacı diktim.

Give me an apple.
Bana bir elma ver.

I am eating an apple.
Ben bir elma yiyorum.

I only saw the apple.
Ben sadece elma gördüm.

An apple tree provides an apple.
Bir elma ağacı elma sağlar.

Would you like another apple?
Bir elma daha ister misin?

How much is an apple?
Bir elma kaç paradır?

She ate one apple.
Bir elma yedi.

I'll eat an apple.
Bir elma yiyeceğim.

I'm eating an apple.
Bir elma yiyorum.

I'm eating an apple.
Bir elma yiyorum.

I want to eat apple pie.
Bir elmalı pasta yemek istiyorum.

I can peel an apple.
Bir elmayı soyabilirim.

We call New York the Big Apple.
Biz New York'a Büyük Elma deriz.

Our apple tree is blooming.
Bizim elma ağacı çiçek açıyor.

This is an apple tree.
Bu bir elma ağacıdır.

It looks like an apple.
Bu bir elmaya benziyor.

This is an apple, too.
Bu da bir elma.

This apple is rotten.
Bu elma çürüktür.

This apple is very red.
Bu elma çok kırmızı.

This apple is bad.
Bu elma kötü.

This apple juice is 100% pure.
Bu elma suyu %100 saftır.

This apple is sweet.
Bu elma tatlıdır.

This apple tastes very sour.
Bu elmanın çok ekşi tadı var.

This apple tastes sour.
Bu elmanın tadı ekşi.

I'll give this apple to whoever wants it.
Bu elmayı isteyene vereceğim.

May I eat this apple?
Bu elmayı yiyebilir miyim?

The apple trees blossomed early this year.
Bu yıl elma ağaçları erken çiçek açtı.

There has been a good apple harvest this year.
Bu yıl iyi bir elma hasatı oldu.

The apple that I found is green.
Bulduğum elma yeşildir.

When I opened the door of the refrigerator, an apple fell out.
Buzdolabının kapağını açtığımda, bir elma düştü.

If it looks like an apple and it tastes like an apple, it's probably an apple.
Eğer elmaya benziyorsa ve elme gibi tadı varsa, o, muhtemelen bir elmadır.

My wife loves apple pie.
Eşim elmalı tartı seviyor.

I don't eat apple cores.
Elma çekirdeği yemem.

The apple trees grew old and new ones were planted.
Elma ağaçları yaşlandı ve yenileri ekildi.

I didn't know apple trees grow from seeds.
Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.

The apple fell from the tree.
Elma ağaçtan düştü.

The apple harvest will soon come.
Elma hasatı yaklaşıyor.

The apple is not quite ripe yet.
Elma henüz oldukça olgun değildir.

The apple is not yet ripe.
Elma henüz olgun değil.

Is the apple red?
Elma kırmızı mı?

The apple is red.
Elma kırmızı.

Apple is a tasty fruit
Elma lezzetli bir meyvedir.

The apple is on the table.
Elma masanın üstünde.

I love apple cider.
Elma suyunu severim.

Do you like the apple pie?
Elmalı turta sever misin?

We picked apples so we could make an apple pie.
Elmalı turta yapabilmemiz için elmalar topladık.

I dropped my apple.
Elmamı düşürdüm.

I don't eat the core of an apple.
Elmanın çekirdeğini yemem.

Half of the apple was rotten.
Elmanın yarısı çürümüştü.

Who stole the apple?
Elmayı kim çaldı?

He cut the apple in half.
Elmayı yarıya kesti.

I ate the apple.
Elmayı yedim.

I'll eat the apple.
Elmayı yiyeceğim.

What's your favorite kind of apple?
Favori elma türün nedir?

George has an incredibly large Adam's apple.
George inanılmaz büyüklükte bir gırtlak kemiğine sahiptir.

An apple a day keeps the doctor away.
Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

Johnny kept planting apple seeds for 46 years.
Johnny 46 yıl boyunca elma tohumlarını ekmeye devam etti.

My daughter is the apple of my eye.
Kızım benim gözümün bebeğidir.

My wife made me a delicious apple cake.
Karım bana nefis bir elmalı pasta yaptı.

My wife likes apple pie a lot.
Karım elmalı turtayı çok sever.

Kate made an apple pie.
Kate bir elmalı turta yaptı.

She baked her husband an apple pie.
Kocasına elmalı tart pişirdi.

She cooked her husband an apple pie.
Kocasına elmalı tart pişirdi.

She made her husband an apple pie.
Kocasına elmalı tart yaptı.

Please help yourself to the apple pie.
Lütfen elmalı turtaya buyrun.

There is an apple on the table.
Masanın üstünde bir elma var.

There is an apple on the desk.
Masanın üstünde bir elma var.

There is an apple under the desk.
Masanın altında bir elma var.

Mayuko took a bite of my apple.
Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı.

Melanie is eating an apple.
Melanie bir elma yiyor.

Newton saw an apple fall off a tree.
Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.

It's a very big apple.
O çok büyük bir elma.

She picked me an apple.
O bana bir elma kopardı.

He gave me an apple.
O bana bir elma verdi.

He threw me the apple.
O bana elmayı attı.

He sketched an apple.
O bir elma çizdi.

She baked an apple pie.
O bir elma turtası pişirdi.

He's eating an apple.
O bir elma yiyor.

She's eating an apple.
O bir elma yiyor.

That apple is bruised.
O elma çürümüş.

That apple is big.
O elma büyük.

That apple isn't red.
O elma kırmızı değil

It is John's apple.
O John'un elması.

She doesn't eat the red apple.
O kırmızı elma yemez.

He peels his apple.
O kendi elmasını soyuyor.

She cut the apple with a knife.
O, bir bıçakla elmayı kesti.

He wants an apple.
O, bir elma istiyor.

She's drinking apple juice.
O, elma suyu içiyor.