answer ile ilgili cümleler

The man asked me who I was, to which question I did not think it necessary to answer.
Adam bana kim olduğumu sordu. Ki bu soruya cevap vermenin gerekli olduğunu düşünmedim.

I need an answer now.
Şimdi bir cevaba ihtiyacım var.

You answer us first.
Önce bize cevap ver.

He gave the same answer as before.
Önceki gibi aynı cevabı verdi.

I will answer within three days.
Üç gün içinde cevap vereceğim.

I'm sorry, but my answer is no.
Üzgünüm ama cevabım hayır.

I'm sorry, but the answer is no.
Üzgünüm ama cevabım hayır.

I'm sorry, but my answer is no.
Üzgünüm ama yanıtım hayır.

I'm sorry, but can't answer right away.
Üzgünüm fakat şu anda cevaplayamam.

I don't answer stupid questions.
Aptalca soruları yanıtlamıyorum.

Never tell him 'I can't answer'.
Asla ona 'Yanıtlayamam' deme.

I don't have time to answer all those questions.
Bütün bu soruları yanıtlamaya vaktim yok.

I couldn't answer all the questions.
Bütün sorulara cevap veremedim.

Do I have to answer all of the questions?
Bütün soruları yanıtlamak zorunda mıyım?

Can anybody else answer?
Başka birisi cevap verebilir mi?

President McKinley sent an immediate answer.
Başkan McKindley anında cevap gönderdi.

The President refused to answer the question.
Başkan soruyu cevaplamayı reddetti.

My father told me to write an answer and post it at once.
Babam bana, bir yanıt yazıp hemen postalamamı söyledi.

He gave me a vague answer.
Bana belirsiz bir cevap verdi.

Answer me!
Bana cevap ver!

Answer me, please.
Bana cevap ver, lütfen.

Answer me.
Bana cevap ver.

You didn't answer me.
Bana cevap vermedin.

Ask me as many questions as you like. I'll try to answer them all.
Bana istediğiniz kadar çok soru sorun. Hepsini cevaplamaya çalışacağım.

Give me a definite answer.
Bana kesin bir cevap verin.

I actually don't know the answer.
Ben aslında yanıtı bilmiyorum.

I'd like to have an answer.
Ben bir cevap istiyorum.

I'm not an expert, so my answer to your question is just an educated guess.
Ben bir uzman değilim, bundan dolayı sorunuza vereceğim cevap sadece tectübelerime dayanıyor.

I'm about to tell you the answer.
Ben sana cevabı söylemek üzereyim.

I hope you will answer soon.
Ben yakında cevap vereceğinizi umuyorum.

I found it easy to answer this question.
Ben, bu soruya cevap vermeyi kolay buldum.

I think you should answer the question.
Bence soruyu cevaplamalısın.

Is my answer correct?
Benim cevabım doğru mu?

My answer matches yours.
Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.

My answer is enough.
Benim cevabım yeterli.

Would you answer some questions for me?
Benim için bazı soruları cevaplar mısın?

To my surprise, she could not answer the question.
Benim için sürpriz oldu, o, soruyu cevaplayamadı.

It is easy for me to answer the question.
Benim soruyu cevaplamam kolay.

It is impossible for me to answer the question.
Benim soruyu cevaplamam mümkün değil.

There are some important questions that science cannot answer.
Bilimin cevap veremediği bazı önemli sorular var.

Bill, answer the door.
Bill, kapıya cevap ver.

I never answer email messages from people I don't know.
Bilmediğim insanların e-maillerini cevaplamam.

Don't play dumb. Answer my question properly!
Bilmiyormuş gibi yapma. Sorumu doğru dürüst cevapla.

Thousands of people wanted to know the answer.
Binlerce insan yanıtı bilmek istedi.

Even a child can answer it.
Bir çocuk bile ona cevap verebilir.

I need an answer.
Bir cevaba ihtiyacım var.

Since I haven't received an answer, I was wondering if maybe my mail never got delivered to you.
Bir cevap almadığım için, benim postamın sana teslim edilip edilmediğini merak ediyorum.

There's got to be an answer.
Bir cevap olmalı.

A wink was his only answer.
Bir göz kırpma onun tek cevabıydı.

I'll give you an answer in a day or two.
Bir ya da iki gün içinde sana cevap vereceğim.

Can anyone answer my question?
Birisi soruma cevap verebilir mi?

Can someone answer the telephone?
Birisi telefona cevap verebilir mi?

I'll give you our answer after we go into your proposal in greater detail.
Biz teklifinizi daha ayrıntılı inceledikten sonra cevabımızı size vereceğiz.

Bob can answer all the questions.
Bob, tüm sorulara cevap verebilir.

Will this answer your purpose?
Bu amacınıza cevap verecek mi?

That's my answer.
Bu benim cevabım.

This is his answer to my letter.
Bu benim mektubuma onun cevabıdır.

Can you answer this riddle?
Bu bilmeceyi cevaplayabilir misin?

I like this answer.
Bu cevabı beğeniyorum.

This answer may not necessarily be wrong.
Bu cevap mutlaka yanlış olmayabilir.

How did you come up with that answer?
Bu cevap nereden aklına geldi?

This answer made him angry.
Bu cevap onu kızdırdı.

Does that answer satisfy you?
Bu cevap sizi tatmin eder mi?

That answer's wrong.
Bu cevap yanlış.

That's the answer.
Bu cevaptır.

This is the right answer.
Bu doğru cevap.

It's the answer spoken by young and old, rich and poor, Democrat and Republican, black, white, Hispanic, Asian, Native American, gay, straight, disabled and not disabled. Americans who sent a message to the world that we have never been just a collection of individuals or a collection of red states and blue states. We are, and always will be, the United States of America.
Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

That's a good answer.
Bu iyi bir cevap.

I wonder if I should answer his letter.
Bu mektuba cevap vermem gerekip gerekmediğini bilmiyorum.

I have to answer this letter right away.
Bu mektuba hemen cevap vermek zorundayım.

Don't bother to answer this letter.
Bu mektubu cevaplamak için zahmet etmeyin.

You don't have to answer those questions.
Bu sorulara cevap vermemelisin.

These questions are easy to answer.
Bu soruları cevaplamak kolay.

You don't have to answer these questions.
Bu soruları cevaplamak zorunda değilsin.

You must answer these questions.
Bu soruları cevaplamalısın.

You have to answer all of these questions.
Bu soruların tümünü cevaplamalısın.

If you know the answer to this question, please tell me.
Bu sorunun cevabını biliyorsanız, lütfen bana söyleyin.

Can you answer this question?
Bu soruya cevap verebilir misin?

It is easy to answer this question.
Bu soruya cevap vermek kolaydır.

It's difficult to answer this question.
Bu soruya cevap vermek zor.

You don't have to answer that question.
Bu soruya cevap vermek zorunda değilsin.

You don't have to answer this question.
Bu soruya cevap vermenize gerek yok.

There is no one right answer to this question.
Bu soruya tek bir doğru cevap yok.

You must answer the question.
Bu soruyu cevaplamalısın.

It was impossible for me to answer this question.
Bu soruyu cevaplamam imkansızdı.

I can't answer this question.
Bu soruyu cevaplayamam.

This question is difficult to answer.
Bu soruyu yanıtlamak zordur.

I like to answer this kind of question.
Bu tür soruları cevaplamayı severim.

I may be able to answer that.
Buna cevap verebilirim.