Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Karşı olan Against kelimesinin kullanıldığı toplam 4 adet cümle bulundu. Against ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Against kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

There were demonstrations against the government by Japanese university students in the 1960's.
1960'larda Japon üniversite öğrencileri tarafından hükümete karşı yapılan gösteriler vardı.

The laborers are murmuring against their working conditions.
İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.

The workers are against the new plan.
İşçiler yeni plana karşı.

I did the work against my will.
İşi rızam olmadan yaptım.

He did the work against his will.
İşi zorlamayla yaptı.

We're up against the wall.
İflasın eşiğindeyiz.

The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.

The British government is against the plan.
İngiliz hükümeti plana karşı.

Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.

People in general are against the new law.
İnsanlar genellikle yeni yasaya karşı.

People are protesting against nuclear weapons.
İnsanlar nükleer silahlara karşı protesto ediyor.

People struggled against poverty.
İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.

The people at large are against war.
İnsanların çoğu savaşa karşıdır.

He made me go against my will.
İrademe karşı beni gönderdi.

Students took the lead in the campaign against pollution.
Çevre kirliğine karşı olan kampanyada öğrenciler başı çekiyordu.

The flowers are protected against the weather.
Çiçekler hava şartlarına karşı korunur.

He stood leaning against the fence.
Çite yaslanarak duruyordu.

Many consumers rose up against the consumption tax.
Çoğu müşteri tüketim vergisine karşı çıktı.

Child abuse is against the law.
Çocuk istismarı yasalara aykırıdır.

She competed against many fine athletes.
Çok sayıda iyi sporculara karşı yarıştı.

I tell you that I am personally against abortion.
Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.

Luck is against me.
Şans benden yana değil.

The odds are against us.
Şans bize karşı.

The chances are two to one against us.
Şanslar bize karşı bire iki.

The students protested against the unfair exam.
Öğrenciler haksız sınavı protesto ettiler.

AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.

Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.

We were rowing against the current.
Akıntıya karşı kürek çekiyorduk.

He tried to swim against the tide.
Akıntıya karşı yüzmeye çalıştı.

I am against using death as a punishment. I am also against using it as a reward.
Ölümü bir ceza olarak kullanmaya karşıyım. Onu bir ödül olarak da kullanmaya karşıyım.

I pressed my forehead against his.
Alnımı onunkine bastırdım.

He fought in America's war against Mexico.
Amerika'nın Meksika'ya karşı savaşında dövüştü.

Are you for or against the proposal?
Önerinin lehinde mi yoksa aleyhinde misin?

He was made to sign the contract against his will.
Anlaşmayı cebren imzaladı.

He became a singer against his parents wishes.
Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu.

Three voted against the idea.
Üç kişi fikre karşı oy kullandı.

The country declared war against its neighbor.
Ülke komşusu karşı savaş ilan etti.

My university friend is against terror.
Üniversite arkadaşım terör karşıtı.

I'm sorry, but I am against this project.
Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.

Who's that guy leaning against your car?
Arabana dayanan şu adam kim?

European currencies weakened against the dollar.
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.

Turkish war of independence against Eurpean imperialist powers had lasted from 1919 to 1923.
Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.

All the students protested against the war.
Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.

All civilized countries are against war.
Bütün uygar ülkeler savaşa karşıdır.

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

He bumped his head against a post.
Başını bir sütuna çarptı.

He bumped his head against the ceiling.
Başını tavana çarptı.

She got married against her father's will.
Babasının rızası dışında evlendi.

Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.
Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.

Some companies discriminate against women who are pregnant or who say that they intend to have children.
Bazı şirketler hamile olan ya da çocuk sahibi olmaya niyetlenen kadınlara karşı farklı davranıyorlar.

There is no defense against an unexpected attack.
Beklenmedik bir saldırıya karşı savunma yoktur.

I am against this project.
Ben bu projeye karşıyım.

I'm against it.
Ben buna karşıyım.

I'm dead against the plan.
Ben plana tamamen karşıyım.

I am against the war, of course.
Ben, elbette, savaşa karşıyım.

I'm dead set against the plan.
Ben, plana karşı taban tabana zıtım.

My mother is against smoking.
Benim annem sigara içmeye karşıdır.

Against my advice, he fed his dog some raw pork.
Benim tavsiyeme karşın, o köpeğini biraz çiğ domuz etiyle besledi.

Ignorance does not protect against punishment.
Bilgisizlik cezadan korumaz.

A majority voted against the bill.
Bir çoğunluk tasarıya karşı oy verdi.

Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viral diseases.
Birçok kişi antibiyotiklerin virüs kaynaklı hastalıklara karşı etkisiz olduklarının farkında değil.

Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viruses.
Birçok kişi antibiyotiklerin virüslere karşı yararsız olduklarının farkında değiller.

You will be up against many difficulties.
Birçok zorluklarla mücadele edecek.

Two against one is not a fair fight.
Bire karşı iki adil bir dövüş değil.

The force held out bravely against their enemy's attacks.
Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.

He propped his bike against the wall.
Bisikletini duvara yasladı.

We are against war.
Biz savaşa karşıyız.

Our representative argued against the new tax plan.
Bizim milletvekili yeni vergi planına karşı çıktı.

The evidence was against me.
Bu delil bana karşı.

Don't lean against this wall.
Bu duvara dayanma.

This is a crime against humanity.
Bu insanlığa karşı bir suçtur.

It's against the rules.
Bu kurallara aykırıdır.

Today I'm on strike against the strike.
Bugün greve karşı grevdeyim.

Are you for or against this?
Bunun lehinde mi yoksa aleyhinde misin?

He pushed his nose against the window.
burnunu pencereye yasladı.

Murder is against the law.
Cinayet yasalara aykırı.

The DA wants me to testify against Tom.
DA benim Tom aleyhinde tanıklık yapmamı istiyor.

They struggled against the dictator.
Diktatöre karşı mücadele ettiler.

You can't go against the laws of nature.
Doğanın yasalarına karşı gelemezsiniz.

The doctor warned him against smoking.
Doktor sigaraya karşı onu uyardı.

The greenback lost ground against the yen.
Dolar, yen'e karşı değer kaybetti.

Don't throw a ball against the wall.
Duvara top atmayın.

Don't lean against the wall.
Duvara yaslanma.

If God is with us, then who can be against us?
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?

I would never testify against my wife.
Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.

Put your hands against the wall.
Ellerini duvara daya.

She turned against her old friend.
Eski arkadaşına düşman oldu.

The house is insured against fire.
Ev yangına karşı sigortalıdır.

Insure your house against fire.
Evinizi yangına karşı sigortalayın.

I'm against the bill.
Faturaya itirazım var.

We lost against our rival on price.
Fiyatta rakibimize karşı kaybettik.

Even the sky conspires against us.
Gökyüzü bile bize karşı komplo kuruyor.

We couldn't row against the strong current.
Güçlü akıntıya karşı kürek çekemedik.

The strong yen is acting against Japan's export industry.
Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.

I played an interesting game of chess against the computer last week.
Geçen hafta bilgisayara karşı ilginç bir satranç oynadım.

In general people were against the consumption tax.
Genellikle insanlar tüketim vergisine karşıdırlar.

Are you against recycling?
Geri dönüşüme karşı mısınız?

The secret service guards him against attack.
Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.

Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Also this is against Ubuntu policy.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.

I was vaccinated against the flu.
Grip aşısı yaptırdım.