Türkçe kelime anlamı Suçlamak olan Accuse kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Accuse ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
Why do you accuse my son?
Neden benim oğlumu suçluyorsun?
Do not accuse me of anything.
Do people accuse you of being disorganized?
Do people ever accuse you of being conceited?
Do people ever accuse you of being obnoxious?
Do people ever accuse you of being obsessive?
Do people ever accuse you of being obstinate?
Do people ever accuse you of being overemotional?
Do people ever accuse you of being pompous?
Do people ever accuse you of being quick-tempered?
Do people ever accuse you of being rude?
Do people ever accuse you of being self-indulgent?
Do people ever accuse you of being selfish?
Do people ever accuse you of being shallow?
Do people ever accuse you of being sneaky?
Do people ever accuse you of being snobbish?
Do people ever accuse you of being stubborn?
Do people ever accuse you of being stuck-up?
Do people ever accuse you of being superficial?
Do people ever accuse you of being temperamental?
Don't accuse him of that.
Don't accuse others for your own failure.
Don't accuse the leader.
How can you accuse me of such a thing? I would never lay a hand on my child.
They do not accuse me, they insult; they do not fight me, they calumniate, and they don't allow me the right of defense.
You can't accuse him of stealing unless you have proof.
You have done these things, and I kept silence. You thought that the "I AM" was just like you. I will rebuke you, and accuse you in front of your eyes.
You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.
She was accused of having lied about the affair.
İş hakkında yalan söylemekle suçlandı.
The two men accused each other.
İki adam birbirini suçladı.
The teacher accused one of his students of being noisy in class.
Öğretmen öğrencilerinden birini sınıfta gürültü yapmakla suçladı.
The teacher accused Tom of cheating.
Öğretmen Tom'u kopye çekmekle suçladı.
The lawyer asked the judge to make allowance for the age of the accused.
Avukat yargıca suçlananların yaşlarını göz önünde tutmasını rica etti.
I was falsely accused.
Ben yanlışlıkla suçlandım.
She accused me of being a liar.
Beni bir yalancı olmakla suçladı.
To my surprise, the noted psychologist was accused of a kidnapping.
Benim için sürpriz oldu, ünlü psikolog çocuk kaçırmakla suçlandı.
To my surprise, the anthropologist was accused of murder.
Benim için sürpriz oldu, antropolog cinayetle suçlandı.
He accused us of wronging him.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
If they hadn't found the vase, John would have been accused of stealing it.
Eğer onlar vazoyu bulmasalardı, John onu çalmakla suçlanırdı.
Some even accused him of treason.
Hatta bazıları onu ihanetle suçladı.
The participants accused him of carelessness.
Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladı.
The coach accused us of not doing our best.
Koç bizi elimizden geleni yapmamakla suçladı.
He was accused of stealing the jewels.
Mücevherleri çalmakla suçlandı.
What am I being accused of?
Neyle suçlanıyorum?
He accused the man of stealing.
O adamı çalmakla suçladı.
She accused me of making a mistake.
O beni hata yapmakla suçladı.
He accused me of having stolen his watch.
O beni onun saatini çalmakla suçladı.
She accused me of stealing her money.
O beni parasını çalmakla suçladı.
He is accused of murder.
O cinayetle suçlanıyor.
He was accused of murder.
O cinayetle suçlandı.
He was accused of theft.
O hırsızlıkla suçlandı.
He's being accused of kidnapping.
O kaçırmakla suçlanıyor.
He was accused falsely.
O yanlışlıkla suçlandı.
She was falsely accused.
O yanlışlıkla suçlandı.
He accused me of being a liar.
O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
She accused me of telling a lie.
O, beni yalan söylemekle suçladı.
She accused him of stealing her car.
O, onu arabasını çalmakla suçladı.
She accused him of being late.
O, onu geç kalmakla suçladı.
He accused her of having lied to him.
O, onu ona yalan söylemekle suçladı.
She accused him of having lied to her.
O, onu ona yalan söylemekle suçladı.
She accused him of stealing her money.
O, onu onun parasını çalmakla suçladı.
He was accused of having lied about the affair.
Olay hakkında yalan söylemekle suçlandı.
They accused me of taking the money.
Onlar beni parayı almakla suçladı.
They accused me of having broken my promise.
Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.
They accused him of stealing the bicycle.
Onlar onu bisikleti çalmakla suçladılar.
They accused her of taking the money.
Onlar onu parayı almakla suçladılar.
They accused him of being dishonest.
Onlar onu sahtekar olmakla suçladı.
They accused him of telling a lie.
Onlar onu yalan söylemekle suçladılar.
I accused him of cheating.
Onu hilekarlıkla suçladım.
I shouldn't have accused him of stealing the money.
Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.
He was accused of stealing money.
Para çalmakla suçlandı.
I was accused of eating the boss's lunch.
Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
The police accused him of theft.
Polis onu hırsızlıkla suçladı.
The police accused him of murder.
Polisler onu cinayetle suçladı.
He accused me of having broken our promise.
Sözümüzde durmadığımız için beni suçladı.
The accused was sentenced to death.
Sanık ölüm cezasına mahkum edildi.
The accused thief is on trial now.
Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.
Why did the accused confess?
Sanık niçin itiraf etti?
Tom accused me of having broken my promise.
Tom beni sözümden dönmekle suçladı.
Tom accused me of having stolen his watch.
Tom beni saatini çalmakla suçladı.
When Tom was accused of the murder, he broke out in a cold sweat.
Tom cinayetle suçlandığında soğuk ter döktü.
Tom was accused of collaborating with the enemy.
Tom düşmanla iş birliğinden suçlandı.
Tom was accused of neglecting his duty.
Tom görevini ihmal etmekle suçlandı.
Tom accused the employee of stealing.
Tom işçiyi çalmakla suçladı.
Tom certainly did what Mary accused him of doing.
Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi kesinlikle yaptı.
Tom can't deny the fact that he did what Mary accused him of doing.
Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi yaptığı gerçeğini inkar edemez.
Tom accused Mary of stealing.
Tom Mary'yi çalmakla suçladı.
Tom accused Mary of lying through her teeth.
Tom Mary'yi açık açık yalan söylemekle suçladı.
Tom accused Mary of being a liar.
Tom Mary'yi bir yalancı olmakla suçladı.
Tom accused Mary of not being honest.
Tom Mary'yi dürüst olmamakla suçladı.
Tom accused Mary of being pig-headed.
Tom Mary'yi dik başlı olmakla suçladı.
Tom accused Mary of having lied to him.
Tom Mary'yi kendisine yalan söylemekle suçladı.
Tom accused Mary of stealing his money, but she denied it.
Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı fakat o inkar etti.
Tom accused Mary of stealing his money.
Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.
Tom accused Mary of drinking like a fish.
Tom Mary'yi sünger gibi içmekle suçladı.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
Tom accused Mary of lying.
Tom Mary'yi yalan söylemekle suçladı.
Tom was accused of falling asleep on guard duty.
Tom nöbette uykuya dalmakla suçlandı.
Tom has been accused of shooting an unarmed man.
Tom silahsız bir insanı vurmakla suçlanıyor.
Tom was accused of selling weapons to a terrorist group.
Tom terörist bir gruba silahlar satmakla suçlandı.
